Satranç ve Tavla Hikayesi

365436

Hectopat
Katılım
9 Eylül 2020
Mesajlar
3.177
Makaleler
18
Çözümler
39
Eski zamanlarda Hint imparatoru, Pers imparatoruna hediye olarak satranç oyunu ve yanında bir mektup gönderir. Mektubunda oyunla ilgili hiçbir açıklama yapmazken şöyle bir mesaj yazmıştır: "Kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyorsa o kazanır. İşte hayat budur.".

Pers imparatoru dönemin en alim veziri olan Buzur Mehir ile bu mektubu paylaşarak, ondan oyunu çözmesi ve kendisinin de karşılık olarak, Hint imparatoruna hediye edilmek üzere başka bir oyun icat etmesini ister. Vezir haftalarca çalıştıktan sonra gönderilen satrancın her taş hareketini ve oyunu çözer, daha sonra da on günde tavlayı icat eder ve imparatoruna sunar.

Pers imparatorunun baş veziri Buzur Mehir tarafından 1400 yıl önce tasarlanan tavla oyunu; dünyanın en popüler oyunlarından biridir. Zaman kavramından alınan ilhamla tasarlanan oyunun zamana böylesine direnmesi son derece etkileyicidir. Dört köşesi dört mevsimi, tavlanın içindeki karşılıklı 6'şar hane 12 ayı, pulların toplamı ayın 30 gününü, siyah-beyaz pullar gece ve gündüzü, karşılıklı 12'şer hane günün 24 saatini simgeler.

Hint imparatoruna satranca karşılık olmak üzere tasarlanan tavla oyunuyla birlikte gönderilmek üzere şöyle bir mesaj hazırlanır: "Evet, kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyorsa o kazanır. Lakin, biraz da şans gerekir, işte hayat budur.".


Aslında seneler öncesinden verilmek istenen mesaj, hayattaki zar faktörüdür. Çok çalışanın çok bildiği ancak her zaman kazanmadığını. Hayatın hiçbir zaman adil olmayacağı ve öngörülemeyeceği gerçeği. Anadolu'da insanlar buna Rızık kapısı açık olmak der, Avrupa'da Şansı yaver gitmek, Amerika'da Doğru ata oynamak denir lakin hepsinin temelinde yatan gerçek aynıdır. Şans ve seni bulabilecek sonsuz olasılık içinden sadece iyi olanın seni bulması.

O yüzden ki Satranç asla ulaşamayacağımız bir ütopyanın, tavla ise içinde bulunduğumuz distopyanın oyunudur.
 
Son düzenleyen: Moderatör:

Geri
Yukarı