Mânânın olmadığı ya da öznel olduğu yerde, yaşam sağlıklı olarak sürdürülemez. Ve mânâ hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan da "herhangi bir anlam yoktur" ya da "anlam budur" denilemez. Eksik bilgiden dolayı oluşan hüküm, kaosa vesiledir ki bu minvalde; doğal olarak kendini önceleyen ve anlamdan uzak insanın, neye sebep olabileceği ve neyi çoğaltacağı da gayet açıktır.
Kararlar ya da iradeye tesir eden hususlar tabii ki vardır, lakin insan ile diğer yaratıkların ayrımı da bunları değerlendirebilme yetisine sahip olmakla ilgilidir. Seçme ve diğerlerinin hayatını etkileyebilme durumları, ister istemez bir yasaya ihtiyaç duyar. Burada yasa da anlamsız diyorsanız, acıdan başka bir şeye vesile olmazsınız.
Rousseau'yu hep sevmişimdir, kendisi demiş ki;
"Kimi, cisimlerin mevcut olmadığını, her şeyin tasavvurda yaşadığını iddia eder; kimi maddeden gayrı olmadığını ileri sürer ve Tanrı dünyanın kendisidir der. Birisi ispata kalkar ki dünyada iyilik, kötülük yoktur, hayır ve şer birer kuruntudan ibarettir. Öteki der ki, insanlar birer, canavardır; birbirlerini parçalayıp yemeleri cürüm sayılmaz.
Ey büyük filozoflar, bu faydalı dersleri siz yalnız kendi çocuklarınıza, kendi dostlarınıza verin ne olur! Hem siz fikirlerinizin meyvasını daha çabuk elde edersiniz, hem de bizim çocuklarımız sizin mezhebinize girmek tehlikesinden kurtulmuş olur."