İnanç özgürlüğü

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Hocam benim anladığım kadarıyla Kuran dinden çıkanların değilde islamofobik hareketler yapanların öldürülmesini emrediyor.
Fakat İslam Kuran'dan ibaret değil. Kuran'da da yeryüzünde bozgunculuk çıkaranların ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi ya da öldürülmesi emri verilmiştir. Şimdi bu "yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak" öyle bir cümle ki, nereye çekersen çek.
Ayrıca İslam hukukunda mürtedin cezası ölümdür. Şeriat ülkeleri de bu hükmü uygulamaktadır.
 
İnandığım din; insanları belli bir kesmi ayrıştırmaya itiyor, topluluğun manipüle edilebilmesine aracı oluyor ve birçok farklı sebepten dolayı insanlığa yarardan çok zararı dokunuyor ise, bir inanan olarak "inanç özgürlüğü"nden bahsederek insanlardan dinime saygı göstermesini bekleyebilir miyim? Evet ise neden, hayır ise neden?

Hayir.
Bir insan, senin bir dine inanmana saygi duyar, duymasi gerekir. Inancinin iceriklerine saygi duymak zorunda degil.
Kimse Hindistan'daki 30 bin bilmem kac tanriya saygi falan duymuyor Turkiye'de, bize onlarin inanisi sacma geliyor ve bunda bir problem de yok. Inancin pratikteki yasantisina saygi duymak zorunda degil kimse. Sadece bir inanca sahip olmana ve bu inanc icin bir takim ritueller yapiyor olmana saygi duyar, o da kendisine ucu dokunmuyorsa.
Ben pembe popolu maymuna tapinip da etrafimdaki insanlara "Benim inancima saygi duymak zorundasiniz, pembe popolu maymun hakkinda ileri geri konusmayin" diyemem.
Kimse cennet ve cehenneme saygi duymak zorunda degil, kurban kesmene saygi duymak zorunda degil, oruc tutmana saygi duymak zorunda degil. Bunlar dinin isleyisi ve birilerine sacma gelecektir elbet. Geliyordur da. Ama bir inancin var ve beni rahatsiz etmeden bunu yasiyorsun, iste buna saygi duyarim. Zaten anayasal hakkin, din & inanc ve fikir ozgurlugu.
 
Ben kendimden örnek vereyim, siyasi veya dini görüşümle bağdaşmayan insanların görüşlerine zerre saygı duymuyorum, saygı duyulmasını da tavsiye etmiyorum, güç yozlaştırınca senin gibi olmayan insanlara daha az hoşgörülü davranmaya başlıyorsun, en basitinden kendi ülkemiz %90 müslüman olduğu için ateist insanlar çıkınca "havalı görünmek için ateist oluyor bu mallar" gözüyle bakıyor çoğu kişi, farklı görüşlere hoşgörü gösteren insanlar var onları tenzih ediyorum zaten onlar dinini çok ciddiye almayan insanlar. Herhangi bir görüş çok yaygınlaştığında görüş olmaktan çıkıyor ve dogmatik bir hale geliyor.

Çoğu cidden öyle ama o yüzden biri ateistim deyince, ben değil ama sanırım çoğu kişinin aklına "havalı görünmek için ateist oluyor bu mallar'' geliyor sanırım.
 
İnandığım din; insanları belli bir kesmi ayrıştırmaya itiyor, topluluğun manipüle edilebilmesine aracı oluyor ve birçok farklı sebepten dolayı insanlığa yarardan çok zararı dokunuyor ise, bir inanan olarak "inanç özgürlüğü"nden bahsederek insanlardan dinime saygı göstermesini bekleyebilir miyim? Evet ise neden, hayır ise neden?
Bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde senin özgürlüğün biter, tabii ki dinine saygı göstermeli ama sana batmyacak şekilde eleştiride yapabilir, en doğal hakkı.
 
Eğer gerçekten dini inancına dikkat eden birisi isen zaten toplumda ötekileştirme denen şey pek yaşanmaz. Buna dönemin Selçuk'lu, memlük devletlerini örnek gösterebiliriz.

Kendi inandığım din olan müslümanlık gözüyle bakacak olursam kafirun suresinde dediği gibi.


diyanet işleri başkanlığı kur'an meali kafirun suresi.

Ben sana bunları söylesem banlarsın. Ama senin inanduğın Arap muhammedin kitabında bize şöyle hitap ediliyor.

Bakara (171): İnkar edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkar edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.

A'râf (179): Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.

Furkan (44): Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar.

Muhammed (12): Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir.

Müddessir (51): Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler.

Mâide (60): De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”

Meryem (86): Allah’a karşı gelmekten sakınanları rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevkedeceğimiz günü düşün!

yalancı

En'âm (28): Hayır, (bu yakınmaları) daha önce gizlemekte oldukları şeyler onlara göründü (de ondan). Eğer çevrilselerdi elbette kendilerine yasaklanan şeylere yine döneceklerdi. Şüphesiz onlar yalancıdırlar.

Tevbe (107): Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü’minler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, “bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok” diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar.

Nahl (39): (Diriltecek ki) ayrılığa düştükleri şeyi onlara anlatsın ve kâfir olanlar da kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler!

Nahl (105): Yalanı, ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.

Mü'minûn (90): Hayır, biz onlara gerçeği getirdik, fakat onlar kesinlikle yalancıdırlar.

Şu'arâ (222): Onlar, her günahkâr yalancıya inerler. (223) bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır.

Zâriyât (11): Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve “muhammed şairdir, delidir” diyen) yalancılar kahrolsun!

Mücâdele (18): Allah’ın onları hep birden dirilteceği, onların da (kendilerini kurtaracak) bir iş üzerinde olduklarını sanarak size yemin ettikleri gibi Allah’a da yemin edecekleri günü düşün! İyi bilin ki, onlar yalancıların ta kendileridir.

azgın

Bakara (15): Gerçekte Allah onlarla alay eder (alaylarından dolayı onları cezalandırır); azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken onlara mühlet verir.

A'râf (186): Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar.

Yûnus (11): Eğer Allah insanlara, onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar halde bırakırız.

Mülk (21): Peki, Allah rızkını keserse, kimdir size rızık verecek olan? Hayır, onlar azgınlık ve nefretle direnip durdular.

Kalem (31): Şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişiler mişiz!”

Mutaffifîn (12): Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkar eder.

Ve daha yüzlerce...

sapık

Fatih'a (7): Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.

Bakara (16): İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara KÂR getirmemiş ve (sonuçta) doğru yolu bulamamışlardır. (175) işte bunlar hidayeti verip sapıklığı, bağışlanmayı verip azabı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!) (256) dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O halde kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Âl-i imrân (90): Şüphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridir. (164) andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.

Nisâ (116): Şüphesiz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür. (136) ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.

A'râf (146): Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir.

İbrahim (3): Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler. (18) rablerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte bu derin sapıklıktır.

Nahl (36): Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola iletti, onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün.

Hac (12): O, Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin sapıklığın ta kendisidir.

Neml (81): Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da müslüman olmuş olanlara duyurabilirsin.

Şu'arâ (97): “Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.”

Sebe' (8): “Allah’a karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var?” Hayır öyle değil! Ahirete inanmayanlar azap ve derin sapıklık içindedirler.

Zümer (22): Allah’ın, göğsünü İslam’a açtığı, böylece rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay haline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler.

Fussilet (52): De ki: “Ne dersiniz? Eğer o (kur’an) Allah katından olup da siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?”

Şûrâ (18): Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. İnananlar ise, ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.

Zuhruf (40): Sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin?

Ahkâf (32): Kim Allah’ın davetçisine uymazsa, yeryüzünde Allah’ı âciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah’tan başka dostlar da bulunmaz. İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.

KÂF (27): Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.”

odun

Enbiyâ (98): Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.

Cin (15): “Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.”

akılsız

Bakara (13): Onlara, “insanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” Derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.

Mâide (58): Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.

kafir

Bu aşağılama sözünü tek tek aramaya gerek yok sanırım, kuran’ın her yeri inanmayanlar kastedilerek sarfedilmiş bu sözle doludur. Kafir, kelime anlamıyla “küfür eden” demektir. Kullanım anlamı, “Allah’a inanmayan, reddeden”dir. Çünkü Allah’a inanmamak, ona küfür etmektir. Bu da kuran’ın yaratıcısının mantığı ve yaklaşı mıdır.

Bence bütün müslümanlar din konularında banlanmalıdır. Çünkü bize hayvan, azgın, sapık vb. diyorlar. Ama biz onlara deyince ban yiyoruz. Bu nasıl iş?
 
Ben sana bunları söylesem banlarsın.
Moderatörlüğüm boyunca kimseyi din tartışması nedeniyle banlamadım. Hakaret olmadığı sürece de banlamazdım. Hitabet tarzından zaten kaybediyorsun.

Konu inanç özgürlüğü iken konuya bizim ismini ağzımıza almaya utandığımız peygambere "Arap Muhammed'in" diyerek konuya girmen inançlara ne kadar saygılı olduğunu ortaya koyuyor.

Muhatabım değilsin. Çekil önümden.
 
Çünkü Allah’a inanmamak, ona küfür etmektir.

Iste probleminiz tam olarak burada.

Inanclarin sadece ve sadece seni baglar, kimse ona inanmak zorunda degil. Bunu kufur olarak algiliyorsan, sen de 5000 tane dinden 1 tanesine inanarak diger 4999 tanesine kufur etmis olmuyor musun? Bu kadar sacmalamayin. Ayrica copy paste ayet paylasip da kirletme konuyu, burada Islam ozelinde bir sey tartisilmiyor.
 
Ben sana bunları söylesem banlarsın. Ama senin inanduğın Arap muhammedin kitabında bize şöyle hitap ediliyor.

Bakara (171): İnkar edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkar edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.

A'râf (179): Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.

Furkan (44): Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar.

Muhammed (12): Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir.

Müddessir (51): Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler.

Mâide (60): De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”

Meryem (86): Allah’a karşı gelmekten sakınanları rahmân’ın huzurunda bir elçiler heyeti gibi toplayacağımız, suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevkedeceğimiz günü düşün!

yalancı

En'âm (28): Hayır, (bu yakınmaları) daha önce gizlemekte oldukları şeyler onlara göründü (de ondan). Eğer çevrilselerdi elbette kendilerine yasaklanan şeylere yine döneceklerdi. Şüphesiz onlar yalancıdırlar.

Tevbe (107): Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, mü’minler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve resûlüne karşı savaşanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, “bizim iyilikten başka hiçbir kasdımız yok” diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah şâhitlik eder ki bunlar mutlaka yalancıdırlar.

Nahl (39): (Diriltecek ki) ayrılığa düştükleri şeyi onlara anlatsın ve kâfir olanlar da kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler!

Nahl (105): Yalanı, ancak Allah’ın âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.

Mü'minûn (90): Hayır, biz onlara gerçeği getirdik, fakat onlar kesinlikle yalancıdırlar.

Şu'arâ (222): Onlar, her günahkâr yalancıya inerler. (223) bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır.

Zâriyât (11): Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve “muhammed şairdir, delidir” diyen) yalancılar kahrolsun!

Mücâdele (18): Allah’ın onları hep birden dirilteceği, onların da (kendilerini kurtaracak) bir iş üzerinde olduklarını sanarak size yemin ettikleri gibi Allah’a da yemin edecekleri günü düşün! İyi bilin ki, onlar yalancıların ta kendileridir.

azgın

Bakara (15): Gerçekte Allah onlarla alay eder (alaylarından dolayı onları cezalandırır); azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken onlara mühlet verir.

A'râf (186): Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar.

Yûnus (11): Eğer Allah insanlara, onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar halde bırakırız.

Mülk (21): Peki, Allah rızkını keserse, kimdir size rızık verecek olan? Hayır, onlar azgınlık ve nefretle direnip durdular.

Kalem (31): Şöyle dediler: “Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişiler mişiz!”

Mutaffifîn (12): Onu, ancak her azgın, günahkâr kimse inkar eder.

Ve daha yüzlerce...

sapık

Fatih'a (7): Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.

Bakara (16): İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara KÂR getirmemiş ve (sonuçta) doğru yolu bulamamışlardır. (175) işte bunlar hidayeti verip sapıklığı, bağışlanmayı verip azabı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklıdırlar(!) (256) dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O halde kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Âl-i imrân (90): Şüphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridir. (164) andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.

Nisâ (116): Şüphesiz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür. (136) ey iman edenler! Allah’a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.

A'râf (146): Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir.

İbrahim (3): Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler. (18) rablerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını görmezler. İşte bu derin sapıklıktır.

Nahl (36): Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola iletti, onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün.

Hac (12): O, Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin sapıklığın ta kendisidir.

Neml (81): Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin. Ancak âyetlerimize inanıp da müslüman olmuş olanlara duyurabilirsin.

Şu'arâ (97): “Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.”

Sebe' (8): “Allah’a karşı yalan mı uydurdu, yoksa onda delilik mi var?” Hayır öyle değil! Ahirete inanmayanlar azap ve derin sapıklık içindedirler.

Zümer (22): Allah’ın, göğsünü İslam’a açtığı, böylece rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay haline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler.

Fussilet (52): De ki: “Ne dersiniz? Eğer o (kur’an) Allah katından olup da siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?”

Şûrâ (18): Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. İnananlar ise, ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.

Zuhruf (40): Sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin?

Ahkâf (32): Kim Allah’ın davetçisine uymazsa, yeryüzünde Allah’ı âciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah’tan başka dostlar da bulunmaz. İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.

KÂF (27): Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.”

odun

Enbiyâ (98): Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.

Cin (15): “Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.”

akılsız

Bakara (13): Onlara, “insanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” Derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.

Mâide (58): Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.

kafir

Bu aşağılama sözünü tek tek aramaya gerek yok sanırım, kuran’ın her yeri inanmayanlar kastedilerek sarfedilmiş bu sözle doludur. Kafir, kelime anlamıyla “küfür eden” demektir. Kullanım anlamı, “Allah’a inanmayan, reddeden”dir. Çünkü Allah’a inanmamak, ona küfür etmektir. Bu da kuran’ın yaratıcısının mantığı ve yaklaşı mıdır.

Bence bütün müslümanlar din konularında banlanmalıdır. Çünkü bize hayvan, azgın, sapık vb. diyorlar. Ama biz onlara deyince ban yiyoruz. Bu nasıl iş?

O ayetlerin bir de önceki olay ve hikayelerini okursan neden bahsettiğini anlayabilirsin. Ben daha önce forumda gayrimüslim herhangi birine hakaret bir yana iğneleme bile görmedim ancak siz forumdaki müslümanların dini konulardan banlanmasını istiyorsunuz. Bu ayrımcılık değil midir? Veya biraz daha ileri gidersem benim anayasal haklarıma (madde 12-15) tecavüz de diyebilirim.
 
O ayetlerin bir de önceki olay ve hikayelerini okursan neden bahsettiğini anlayabilirsin. Ben daha önce forumda gayrimüslim herhangi birine hakaret bir yana iğneleme bile görmedim ancak siz forumdaki müslümanların dini konulardan banlanmasını istiyorsunuz. Bu ayrımcılık değil midir? Veya biraz daha ileri gidersem benim anayasal haklarıma (madde 12-15) tecavüz de diyebilirim.
Baksana ne güzel işte. Türkiye cumhuriyeti Anayasısı sayesinde bana en ufak birşeyden dava bile açabiliyorsun. Ama islam şeriatında dinden çıkarsan, eşcinsel olursan, başını yada bacaklarını açarsan, kıllarını alırsan, 1 vakit bile namaz kılmazsan, paran olupta oruç tutmazsan en ağır cezalar ile (ölüm, kırbaç, hapis) yargılanıyorsun. Muhammedin şeriatını mı istiyorsun? Yoksa Laik TC Anayasasını mı?
IMG_20200811_213411.jpg
IMG_20200811_213411.jpg
IMG_20200811_213358.jpg
IMG_20200811_213349.jpg
IMG_20200811_213334.jpg
IMG_20200811_213305.jpg
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Geri
Yukarı